Giresun Şivesine ve Lügatçesine Özgü Birkaç Kelimenin Anlam ve Kullanımına Dair

Her şehir ve hemen her yörede olduğu gibi Giresun’da da kendine özgü bir Türkçe var. Kabul etmek gerekir ki Zeki Müren ve İstanbul Türkçesine nispetle çok kaba ve kulak tırmalayan bir Türkçe bu! Özellikle de kimi zaman ünlem gibi kullanılan ve bir olayı abartılı biçimde anlatmaya yarayan, “Parkacak, Farkacak, Hakıradak, Faşıracak, Cörpedek” gibi kelimeler tam bir felakettir.
Ama gelin görün ki bu tuhaf kelimelerin kullanımı biz Giresunlular için felaket filan değil, gayet tabiidir… Dahası, Giresun Türkçesi belki “kelemli pancar çorbası” kadar güzel; ama sadece biz bizeyken güzeldir. Başkalarıyla, hele de İstanbul Türkçesiyle konuşan insanlarla bir aradayken çok kere bizi zora sokan, hatta kimi zaman pantolonumuzda sökük varmış hissi uyandıracak kadar utandıran bir Türkçe, şive ve lügatçedir.

Şu sıralar memleket özlemimim çok artmasından mıdır, yoksa yaş kemale erdikçe “Hey gidi günler” diyerek hep geriye bakma arzusuyla adeta boynumun tutulmasından mıdır, bilmiyorum; ama sonuçta bugün de çocukluk ve gençlik yıllarımda evde, sokakta konuştuğumuz Giresun şivesi ve lügatçesi hakkında yazmak istiyorum.

Giresun şivesi denince tek, homojen bir şeyden söz etmek mümkün değil; zira Giresun coğrafyasında, hatta sadece Giresun’un sahil hattında ilçeden ilçeye, köyden köye az çok farklılaşan şiveler ve manası az çok farklılaşan kelimeler var. Bir Keşaplı olarak “Harar”a Bulancak ve Piraziz muhitinde “Hey” denildiğini yıllar sonra Seka’daki komşularımızdan öğrendiğimi hatırlarım. Ben Giresun şivesine ve bu şiveye özgü kelime hazinesine dair bildiklerimin büyük çoğunluğunu rahmetli annem ve babaannemden öğrendim.

Bu yazıda bizatihi şiveyi değil, şiveyi ele veren birkaç kelimenin hangi anlamlarda kullanıldığını paylaşmak istiyorum. Ancak bu paylaşımları salt anlam düzeyinde değil, az çok bir bağlam içerisinde sunmanın daha güzel olacağını düşünüyorum. Ayrıca söz konusu kelimeleri herhangi bir tematik düzen ve sistematik içerinde değil, rastgele ya da şimdi zihnime düştüğü şekliyle arz etmek istiyorum. Burada sadece “z” ve “k” harfleriyle başlayan kelimelerden örnek vermek istiyorum. Gerçi bu kelimelerin anlam ve kullanımlarına dair ifadelerim kimi Giresunlular açısından az çok yanlış olarak değerlendirilebilir; ama ben o kelimelerin anlam ve kullanımlarını burada örneklendireceğim şekilde biliyorum.

İlk örnek kelime “zabatçak”. Daha çok babaannemden duyduğum bu kelimeyi “sabah” veya daha spesifik olarak “ertesi sabah” manasında kullandığımızı hatırlıyorum. “Zabatçak” kelimesini çağrıştıran bir diğer kelime “zeel” ve “zeele”dir. Anlamını tam olarak tayin edemesem de bu kelimenin sonrayı ya da hal-i hazırdaki günün akşamını ifade ettiğini sanıyorum.

İkinci kelime “zıbıç”. Bu kelimeyi de babaannemden öğrendiğimi biliyorum. Kelime “sap” veya “sebze-meyve sapı” anlamına geliyor. Sanırım sap kısmının kısalığından dolayı bizim köyde bir armut cinsine “zıbıcıkısa” deniliyor. “Zıbıç” ile benzer bir fonetiğe sahip olan “zıpçık” kelimesi ise bilhassa bahçede inek güderken can sıkıntısını gidermek için yaykın ağacının (kızıl ağaç) “nezük” (kartlaşmamış) dalının kabuğu çıkarılmak suretiyle yapılan ve düz bir ses çıkaran düdüğümsü nesneyi ifade ediyor.

“Z” harfinden bahis açılmışken “zollu” kelimesinin, tıpkı “Gız, ne zollu olmuş hee!” sözünde olduğu gibi “çok güzel” anlamında kullanıldığını biliyorum; benzer manada “Haccak” kelimesini de hatırlıyorum.

K harfiyle başlayan kelimelere gelince, bununla ilgili ilk örnek “kelçük” kelimesi. Bu kelimeyi ilk defa kimden belledim hatırlamıyorum ama meyvenin yenilmeyen iç kısmı manasında kullanıldığını biliyorum. “Kelçük” ile benzer manada kullanılan “keşir” kelimesi de var ama bizim Keşap muhitinde bu kelimenin kullanıldığını pek hatırlamıyorum. Buna mukabil “kelçük” ile fonetik benzerliğe sahip “kemçük” kelimesinin, sözgelimi “Kemçük ağızlı” tabirinin “biçimsiz, şekilsiz” manasında kullanıldığını biliyorum.

K harfinden ikinci örnek “külek” kelimesi. Bu kelime “Yuvarlak tahta kap” anlamındadır ama daha ziyade “Külek kafa” şeklinde kullanılır ve “söylenen sözü anlamayan” yahut kafası “pek çalışmayan kişi” manası taşır. Aslında “k” harfiyle başlayan birçok kelime Giresun şivesinde “g” şeklinde telaffuz edilir. Sözgelimi, genelde kabuk, özelde boş fındık kabuğu anlamına gelen “kapcuk” kelimesi “gapcuk” diye seslendirilir. Bu kelimenin annem ve babaannem tarafından kullanılan “gapcuklu” şeklindeki kullanımı ise “inat, inatçı” manasına gelir. K harfinin “g” şeklinde telaffuzuna dair bir diğer ilginç örnek, “Şebinkarahisar” anlamındaki “Galiser” kelimesidir. Bir başka örnek, “tahta su kabı” anlamındaki “kufa” (gufa) kelimesidir. “Düğme” manasındaki “Kopca” da “g” harfiyle yumuşatılarak telaffuz edilen kelimeler arasında zikredilebilir. Benzer bir örnek, “ağaç tabure” manasında kullanılan “Kotmak” (Gotmak) kelimesidir.

Yine “K” harfiyle başlayan kelimeler arasında “keyfanı” (iyice yaşlanmış kadın), “kıymık” (özellikle ele batan ince odun parçası), “keçemen” (kertenkele), “kakmuklamak” (yumrukla itip kakmak), “kemre” (inek gübresi), “kef” (kir, cüruf), “kelek” (ineklerin boynuna takılan çan), “keşik” (sıra, dizi), “kiltik” (küçük sabun parçası), “konuşuk/gonuşuk” (laf, laflamak, söz birliği etmek), “kösmük” (sigara izmariti), “köstüre” (elle çevrilen bileği taşı), “küpü” (girebi, balta gibi aletlerin sırt tarafı), “kuz” (kuzeye bakan, fazla güneş almayan yer), “külüstür” (eski küskü, işe yaramaz) gibi daha birçok ilginç kelime zikredilebilir. Külüstür demişken, biz Giresunluların özellikle eski araba arıza yapınca, “Arıza yaptı” demek yerine, “Yıkıldı” kelimesini tercih ettiklerini de hatırlatmak gerekir.

Mustafa Öztürk

Kaynak: http://www.haberci28.com/tr/yazigor.aspx?yazid=998

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder